Zamanında birinin gözlerine bakarken “beni anlıyor” diye seviniyorsun.
Sonra bir gün geliyor, o gözlere rüyanda bile tahammül edemiyorsun.

Rüyada sevgiliyi görmek, bir zamanlar içini ısıtan bir şeyken…
artık içini sıkıştıran, hatta mide bulandıran bir şeye dönüşüyor.

Çünkü rüya, sevdiğini değil…
seni yarım bırakanı, eksik kalanı, yüzleşemediğini getiriyor karşına.

Aşıkken nefret etmeye başlamak kolay değil.
Bu, “seni artık sevmiyorum” demek değil —
“Seni hâlâ düşünüyorum ve bu yüzden kendime kızıyorum” demek aslında.

Uyandığında yüzünü göresin gelmiyor.
Ama gece zihnin hâlâ onu çağırıyor.

En sinir bozucu kısmı da şu:
Unutmaya çalışıyorsun, silmeye çalışıyorsun…
Ve tam o anlarda gelip rüyana oturuyor.

Ne kadar sevmişsen, o kadar zor nefret ediyorsun.

Rüya geçer. Zaman geçer. Ama bazı yüzler…
rüyada bile çıkmıyor hayatından.